İki Yıl Okul Tatili - Jules Verne ⛵️🏝 | Ada Temalı 1 Kitap 1 Dizi #Şubat 2024

avatar

Herkese selamm. 🙋‍♀️

Nasılsınız, umarım keyifli bir gün geçiriyorsunuzdur. Bugün Ramazan'ın ilk günü. Bu vesileyle buradaki bütün arkadaşlarımın güzel bir ay geçirmelerini temenni ediyorum. 🌸

Bu yazıyı yazmayı geciktirdim bugün çünkü Amazon'un her yıl yaptığı Bahar Fırsatları başlamıştı. Ben de bundan yararlanmak için telefondaki uygulamasına gömüldüm resmen. 4 al 3 öde kampanyalarının yanı sıra, yakalayabilirseniz eğer yüzde 80'lere varan indirimleri var. Fiyat politikasındaki değişiklik sebebiyle iyi düşünüp karar vermek lazım. Eğer siz de benim gibi kitap almayı okumak kadar seviyorsanız bir göz atabilirsiniz. 🙆‍♀️
İflah olmaz bir kitap istifçisiyim galiba. Hani yeterli demem gerekir bir noktadan sonra ama yok olmuyor. Bu da benim özel zevkim deyip kaçıyorum fakat bir gün bununla yüzleşmem gerekecek biliyorum. O güne kadar alıp okumaya devam. 🙇‍♀️

Neyse gereksiz ayrıntılarla sizi daha fazla sıkmadan konuya geleyim. Başlıktan da belli olduğu üzere, şubat ayının 'Ada Temalı' bir kitap ve dizisinden bahsetmek istiyorum. Aynı zamanda kitap kulübümüzün de seçimiydi bu.
İki Yıl Okul Tatili, Jules Verne'in küçükken okuduğum ve en sevdiğim kitaplarından biriydi. ⛵️🏝
Çocuklar için sadeleştirilen ve kısaltılan biçimiydi o. Bu sefer de tam metin olarak Alfa'dan çıkan basımını okumak istedim.

Öncelikle kitabın boyutu normallerinden biraz ince uzun. Okumayı zorlaştırıcıydı bana göre bu. Ayrıca serinin sırt tasarımını ve kapaklarını da beğenmedim. Yan yana ve üst üste yerleştirdiğinizde çok basit duruyor. Görsel olarak sizi kendine çekmiyor. Neyse ki içerikleri güzel de bunu ikinci plana atabiliyoruz.
Bu arada Olağanüstü Yolculuklar adını verdikleri bu serideki çıkan son kitaba 42 numara verilmiş. En son 38'i edinmiştim ben. Eskiden İş Kültür'den kütüphâneme kattıklarımın aynısını, sırf seriyi tamamlamak için buradan da almadım tabii ki. Eğer onlar hepsini çıkarma azmini ve isteğini gösterebilmiş olsalardı seve seve İş Kültür'den devam ederdim. Fakat bunu yapmadılar ne yazık ki. 🤷‍♀️


Chairman Yatılı Okulu'nun on dört öğrencisi, yaz tatillerinin altı haftasını bir yat gezisinde geçireceklerdi. Sloughi isimli yatla Yeni Zelanda'nın kıyılarını keşfe çıkıp eğlenmeyi planlıyorlardı. Bütün hazırlıklar yapılmış, yat sefere hazır hâle getirilmişti. Ertesi sabah yola çıkılacaktı. Öğrenciler geceyi yatta geçirirken mürettebat da son gecelerini dışarıda geçirmek istemişti. İşte felaket de tam bu sırada gerçekleşti. Nasıl olduysa yatı iskeleye bağlayan palamar çözülmüş, kuvvetli rüzgarın da etkisiyle açığa sürüklenen tekne okyanusun ortasında her türlü tehlikeye açık bir halde kalakalmıştı. Ardından patlayan fırtına ve gecenin karanlığında geçirilen gemi kazası çocukların kaderini sonsuza kadar değiştirecekti.
Kazanın ardından çıktıkları ıssız bir adada geçirecekleri iki yıl onlara uzun bir yaz tatilinden ziyade gerçek bir hayat dersi olacaktı.
(Arka Kapak)

Alıntıladığım kapak yazısında kitabın içeriğine dair geniş kapsamlı bilgiler veriliyor olsa da ufak katkılar yapmak isterim.
Chairman Yatılı Okulu, o dönemde Pasifik'te İngiliz sömürgesinde bulunan Yeni Zelanda'nın başkenti olan Auckland şehrinin en saygın okullarından biridir. Sloughi ile birlikte Yeni Zelanda kıyılarında altı hafta sürecek bir gezi planlanmıştı. Bu gezintinin yolcuları ise, yaşları 8 ile 14 arasında değişen ve farklı sınıflara mensup öğrencilerden oluşuyor.
İki Fransız kardeş olan Briant ve Jacques ile Amerikalı Gordon hariç hepsi İngilizdir. Doniphan, Cross, Baxter, Webb, Wilcox, Garnett, Service, Jenkins, Iverson, Dole, Costar ve on iki yaşındaki zenci miço Moko'dan oluşuyordur ekip. Bir de sevimli köpek Phann vardır yanlarında.
Yola çıkmadan önceki gece, nasıl olduğu ilerleyen sayfalarda açığa çıkacak olan bir sebeple, okyanus ortasında bir başlarına ilerler gemi. Moko ve birkaç büyük çocuk dışında kimsenin denizcilik tecrübesi yoktur.

Onların yokluğu ancak sabah saatlerinde fark edilir. Arama kurtarma gemileri peşlerinden gitse de o zamanki teknolojide bu pek mümkün olmaz.
14 Şubat 1860 gecesi kayıplara karışan gemiye, karanlıkta devasa bir buharlı gemi hafif şekilde çarpınca birkaç tahta haricinde geminin isminin yazılı olduğu parça da sulara gömülür. İşte hikâyenin can alıcı kısmı burasıdır.
Çarpışma bilgisini alan ekipler, geminin isminin yazılı olduğu panoyu da bulunca Sloughi'nin okyanusun dibini boyladığına inanır. Acılı ailelerin ellerinden bir şey gelmez..
Civardaki ülkeleri bile sarsan bu olay bir müddet sonra gündemden düşer ve unutulur.

O sırada devasa dalgalarla mücadele eden minikler için hayatlarının seyrinin değiştiği gece başlamış olur. Yaşı küçükler bu durumdan çok korkup endişe ederler, büyükler ve özellikle Briant ile Gordon soğukkanlı şekilde davranmaya çalışır. Başlarından birçok macera geçer, bazıları suya düşer ama yine de birbirlerine sıkıca tutunurlar. Nihayet kara görünür. Şansları yaver gider ve gemi sahildeki kum yığınına oturur. O sırada takvimler 10 Mart'ı gösteriyordur. 🛶

Çocuklar öncelikle bir adada mı yoksa anakarada mı olduklarını öğrenmek için keşif gezisi yaparlar. Gemideki dürbünle etrafa göz attıklarındaysa ıssızlığın ortasında olduklarını anlarlar. 🏝
O saatten sonra yalnızdırlar ve birbirlerinden başka kimseleri yoktur. Küçükler korkup ağlamaya başlasalar da büyükler onlara güç verir ve içlerindeki umudun hiç bitmemesini sağlar. Bir gün buradan kurtulacaklardır. O güne kadar dirayetli olmaları gerekir.🕯

"Mecburiyetler bizi büyütecektir." (sf 31)
Gordon

Daha fazla detay verip sürprizi bozmak istemem ama onların başından geçen maceralara tanık olmanızı isterdim. Gerçekten Robinson Crusoe gibi hareket etmek isterler. Gemideki kütüphânede bulunan onu ve Robinsonlar Okulu'nu defalarca okurlar. Oradan çokça ilham da alırlar. Kendilerini Genç Robinsonlar sanırlar. 🤭
Ayrıca yazar kendi kitabından da bahsetmiş olur. Kitap içinde kitap. 🙆‍♀️

Hikâyenin geri kalanında acı tatlı birçok olaya şahit olurlar. Henüz çocuk da olsalar içlerindeki kötü duyguların, kıskançlığın, hasetliğin, çekememezliğin ortaya çıkması ve birbirlerine zarar verecek noktaya gelmiş olmaları üzücüydü.
Demek ki insanoğlu her yaşta, her şartta ve durumda bu şekilde hareket edebiliyor. İbret vericiydi. Tüm çocukların ve kendini genç hisseden herkesin okumasını tavsiye edebilirim.

Kuşkusuz, hiçbir öğrenci böyle bir tatil geçirmek istemez. Ancak gayret ve cesaretle üstesinden gelinemeyecek hiçbir durumun olmadığını bize gösterir bu hikâye. Yolculuğun sonunda küçüklerin büyük, büyüklerinse birer yetişkin olgunluğuna eriştiklerine şahit oluruz.

Bu arada, çocukların kaldığı adanın gerçek ismini öğrenince internetten araştırdım. Yıllar yıllar önce Jules Verne'in nokta atışı anlatması şahaneydi. Ayrıca orijinal ismi Deux Ans De Vacances olan bu 467 sayfalık kitabın içindeki çizimler de çok hoşuma gitti. 1888 yılında ilk defa basılan kitaptan alınması çok iyiydi. O zamanın çizgilerini görebilmek muhteşem bir duygu. Leon Benett imzalı resimlerden birkaçını eklerim buraya. Çevirisini yapan Hakan Tansel'i de anmadan geçmeyeyim. Cümleler su gibi akıyordu. ☕️

-Bir Gün Sonrası-

Dün yazıma devam edemedim. Anlatacaklarımı bitirememiştim. Umarım herkes iyidir, tekrardan hoş geldiniz.
Eğer bu satırlara devam ediyorsanız yorumlara yelkenli gemi emojisi bırakırsanız sevinirim.

Bitirdikten sonra aklıma, çocuklar için yapılan kısaltılmış versiyonlarını da okuyup yorumlama fikri geldi. Biraz ortalığı karıştırdım ve üç baskıyı buldum. İlki Arkadaş Çocuk'tan çıkan ve İki Sene Okul Tatili' ismini taşıyan 126 sayfalık kitaptı.
Daha önce de çıkardıkları diğer eserlerden bahsetmiştim, Ali Aydoğan tarafından kısaltılıp uyarlanıyor hepsi. Uzunca bir kitabı okuyup üçte ikisini çıkarmak ve cümleleri basite indirgemek kolay değil. Yaptıkları işi beğendiğim için de bulabildiklerimi edinmeye çalışıyorum. Bir raf dolusu oldu şimdiden. Hediye etmek de çok zevkli. 🎁 🤗

Yazı puntosu büyük olduğu için kolayca okunabiliyor. İçindeki çizimler çok basitti ama resimli kitapları seven çocukların beğenisini kazanır muhakkak.
Neyse uzatmadan söylemek gerekirse cümleler hayli akıcıydı ve olayı başından sonuna anlayabiliyordunuz. Sıcağı sıcağına okuduğum için eksiklikleri fark etmem kolay oldu benim için. Buradaki en büyük ve tek problem, en can alıcı kısmın atlanmış olmasıydı bana göre. Buharlı bir gemi gece vakti onlara çarptığı için, yatın bazı tahtaları okyanusa saçılmıştı. İşte Sloughi'nin isminin yazılı olduğu parçanın kurtarma ekipleri tarafından bulunduğu söylenmiyordu burada. Çünkü onu görünce geminin alabora olup okyanusun dibine gömüldüğü sonucuna varmışlardı. Resmi makamlar ve çocukların aileleri o sebeple aramayı bırakmıştı.
Bu bilgiyi vermedikleri için siz bunu düşünüp "Neden aramadılar?" diyebilirdiniz.

İkinci okuduğum da İki Yıl Okul Tatili ismiyle basılan ve İnkılap'tan çıkan 150 sayfalık bu kitaptı. Puntosu normal bir kitap boyutundaydı ve sanki biraz daha ciddiydi. Ayrıca içinde de hiçbir resim yoktu. Ama az önce bahsettiğim önemli detayı atlamamışlardı. Bu nedenle tutarlıydı. Son kitaba geçmeden önce hediye etmek için bu baskısını seçebileceğimi düşünüyordum ama vazgeçecektim sonra.

Son olarak Bilgi Yayınevi'nden İki Yıl Okul Tatili ismiyle çıkan 173 sayfalık bu kitabı da keyifle okudum. Sadeleştirilenler arasında aslına en uygunuydu, hatta içindeki resimler de 1888'de basılan orijinal eserden alınmaydı. Leon Benett imzalı çizimleri eklemeleri çok iyi olmuş bence. Gelişigüzel şeyler bulunmasından iyidir. Yazı puntosu da normal kitaplardan büyük olduğu için çocukların okumasını kolaylaştırıyor bence. Yukarıda da değindiğim gibi çocuklara yönelik olan üç baskı içinden en çok bunu beğendim. Gönül rahatlığıyla alıp çocuklarınıza, yeğenlerinize ve tüm miniklere hediye edip okumalarına vesile olabilirsiniz. 🤗

Ada temalı film/dizi konseptime uygun olarak aynı hikâyenin anlatıldığı bir şeyler aradım ama bulamadım. Halbuki çok güzel bir konuydu, kesinlikle çekilmeliydi. Bu beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Fakat şaşırtan bir sürprizle karşılaştım. Başrolünde Nebahat Çehre'nin olduğu 1964 yapımı bir Yeşilçam filmi varmış, İki Sene Mektep Tatili isminde. Koskoca Firdevs Hanım bu macerayı da kaçırmamış anlaşılan. 🙆‍♀️
Filmi hiçbir yerde bulamadığım için izleyemedim, korsan sitelerde bile yoktu. O zaman kimsenin bakamadığı bu filme kimler 7.2 IMDb puanı vermişti ki? Anlamsız..

Ben de birkaç ay önce beğeniyle seyrettiğim bir diziden bahsetmek istiyorum. 2019 yapımı olan The I Land ismi. 7 bölümlük bir mini dizi. Bilim kurgu, macera ve gerilim sevenlere önerebilirim, benim hoşuma gitti. Kısaca konusundan bahsetmek gerekirse, ıssız bir adada birden bire uyanan on kişi kim olduklarını ve oraya nasıl geldiklerini hatırlamaz. Herkesin birbirinden kuşkulandığı bu adada hayatta kalabilmek için çabalamaları hatta savaşmaları gerekir. Bu esrarengiz adanın sırrını çözmeye ve kim olduklarını bulmaya çalışırlar. Psikolojik ve fiziksel zorlukların yanı sıra bulundukları adanın asla göründüğü gibi bir yer olmadığını keşfettiklerinde ise bir çıkış kapısı bulmak için mücadele ederler.

Oyunculuklar biraz vasat olsa da konusuyla ilgimi çekti benim. Sürükleyiciydi ve sonraki bölümü merak ettiriyor. Çok bir beklentiyle izlemezseniz seversiniz diye düşünüyorum.
Kitapla dizi arasında bir benzerlik de var. Issız bir adada hafızalarını yitirmiş insanların iyi veya kötü olmaları neye bağlıdır?
Aynı şekilde ıssız adada kalan küçük çocukların da..

Buraya kadar okuyan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Temaya uygun kitap ve film/dizi önerileriniz varsa yazarsanız sevinirim. Kendinize iyi bakın. 💐



0
0
0.000
2 comments
avatar

Kitabı çocukken okumuştum. Çok güzeldi. Şimdi yılla sonra tekrar görmek sürpriz oldu. Emeğine sağlık

0
0
0.000
avatar

çocukken bu kitapla tanıştığın için şanslı olmalısın 🙆‍♀️
uğradığın için teşekkür ediyorum arkadaşım, beğenmene sevindim 🌸

0
0
0.000